Pera Müzesi ünlü heykeltıraş ve ressam Alberto Giacometti’nin retrospektif bir yaklaşımla hazırlanmış Türkiye'deki ilk kapsamlı sergisini sunuyor.
Paris’teki Giacometti Vakfı’nın katkılarıyla hazırlanan sergi, gençlik dönemi çalışmalarından son yapıtlarına, tamamlanmamış bir eserine dek büyük ölçüde, sanatçının yaşamı boyunca çalıştığı Montparnasse’taki atölyesinde geçen verimli sanat yaşamını gözler önüne seriyor.
Giacometti’nin çalışmalarının belirleyici iki dönemi olan, II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası çevresinde, Paris’teki dönemin önde gelen sanatçı ve entelektüelleriyle dostluklarına da uzanan zamandizinsel ve tematik bir güzergâh sunuyor.
Gençlik dönemi yapıtlarına ayrılan ilk bölümde, az bilinen bir dizi resim üstünden, babası, İsviçreli Art-İzlenimci ressam Giovanni Giacometti’nin etkisi ve genç sanatçının gelişimindeki rolü ortaya konuyor. Alberto Giacometti’nin 1922-1935 arasında, Post-Kübist sanatçılar ve Gerçeküstücü akımla ilişkisi, Paris’te yaptığı önemli bir heykel grubu, Paris’teki ilk yıllarını ve dönemin sanat sahnesinde oynadığı belirleyici rolü açığa vuruyor.
İkinci bölüm, büyük yapıtlarla birlikte çoğunluğu 1950-1960 yılları arasında gerçekleştirilmiş, sanatçının dünya algısını geliştirdiği ve gerçeği olduğu gibi değil de gördüğü gibi yansıttığı olgunluk dönemi yapıtlarını ele alıyor. Bu, ayrıca insan figürü üstüne çok yoğun biçimde çalıştığı bir dönem. Giacometti, resimde olduğu gibi, heykelde de, doğadan ya da bellekten aralıksız çalışıyor, yakınlarının yüz çizgilerinde insanlığın evrensel ifadesini yakalamaya uğraşıyor.
1960’lı yıllarda, Giacometti yaşadığı kente, Paris’e, sokaklarını, kafelerini, atölyesini ya da karısı Annette’in dairesi gibi daha özel yerleri de çizerek saygısını sunmuştur, bu çizimler onun en son kitabını oluşturacaktır: Paris sans fin (Sonsuz Paris). Sergide de söz konusu çizimlerden geniş bir litografi seçkisi de yer alıyor.
Sergiye ayrıca arşiv belgeleri (mektuplar, hazırlık desenleri, yayınlar) ve dönemin önde gelen fotoğrafçılarının sanatçıyı yorumladığı bir fotoğraf seçkisi de eşlik ediyor.
İkinci bölüm, büyük yapıtlarla birlikte çoğunluğu 1950-1960 yılları arasında gerçekleştirilmiş, sanatçının dünya algısını geliştirdiği ve gerçeği olduğu gibi değil de gördüğü gibi yansıttığı olgunluk dönemi yapıtlarını ele alıyor. Bu, ayrıca insan figürü üstüne çok yoğun biçimde çalıştığı bir dönem. Giacometti, resimde olduğu gibi, heykelde de, doğadan ya da bellekten aralıksız çalışıyor, yakınlarının yüz çizgilerinde insanlığın evrensel ifadesini yakalamaya uğraşıyor.
1960’lı yıllarda, Giacometti yaşadığı kente, Paris’e, sokaklarını, kafelerini, atölyesini ya da karısı Annette’in dairesi gibi daha özel yerleri de çizerek saygısını sunmuştur, bu çizimler onun en son kitabını oluşturacaktır: Paris sans fin (Sonsuz Paris). Sergide de söz konusu çizimlerden geniş bir litografi seçkisi de yer alıyor.
Sergiye ayrıca arşiv belgeleri (mektuplar, hazırlık desenleri, yayınlar) ve dönemin önde gelen fotoğrafçılarının sanatçıyı yorumladığı bir fotoğraf seçkisi de eşlik ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Yorum Gönder